top of page

mexico city (1)


Bu şehrin lubunyaları oje sürmeye bayılıyor. Şehre adımımı attığım gün Pride yürüyüşü varmış meğer, binlercesini gördüm bu sayede. Şehrin en büyük caddelerinden Reforma'da binlerce kişi bağırdı, dans etti, öpüştü, bayrak salladı, slogan attı. Ben o sırada ellere baktım, neredeyse herkes rengarenk ojelerini sürmüştü.

yaşasın pride!


Sabah 7 civarı uçağımız piste tekerleklerini değdirdi. Umduğumdan hızlı ve kolay bir pasaport kontrolü sonrası valizimi aldım, gümrük kontrolüne takılmadan çıktım. Bir kahve içip kendime geldim önce. Sonra gidiş terminalinde buranın en bilinen telefon operatöründen telefon numaramı aldım. 3 gb internet paketi şudur budur dahil. Havaalanından çıkmadan taksi çağırdım, yarım saat içinde kalacağım (kaldığım) eve ulaştım. Ev sahibim Amsterdam'da moda tasarım okumuş bir Endonezyalı. Mexico City'de ne işi var hiçbir fikrim yok. Pek sevimli biri değil ama iki tane köpeği var, onlar aşırı tatlı.



8 günlük mexico city evim


Kaldığım semtin ismi San Rafael. Bir zamanlar bu şehrin Broadway'i imiş. Hala birkaç tiyatroya ev sahipliği yapıyor. Güncel gezi ve şehir platformlarında gösterişsiz ama gittikçe popülerleşen ve ilgi çeken bir semt olarak bahsi geçiyor. Semtte bütün evler iki üç katlı, caddeler geniş. Araba tamircisinin yanında bar, onun yanında boks mekanı, onun yanında dondurmacı, onun da yanında mali müşavir ofisi var. Birsürü köpekli insan yaşıyor, her taraf köpek. Köpekler çok güzel. Centro Historico'ya, yani eski şehire oldukça yakın.


14 saatlik uçak yolculuğu sonrası çok kendimi yormadım. San Rafael'i keşfettim biraz. E pride yürüyüşüne katıldım tabii ki. Coşkuyla binlerce insanın arasında yürümek beni çok mutlu etti. Mahallede ilk yemeğimi yedim. Tlacuya denilen, mısır ve fava fasulyeleri ile yapılan bir hamur işi. Bakkal gibi bir mekanın önünde bir anne ve kızları harıl harıl çalışıp mükemmel tlacuyalar pişiriyorlar. Siz içine / üstüne ne konsun istiyorsanız söylüyorsunuz. Ben olmayan ispanyolcamla bir şeyler söylemeyi denedim. Onlar çok soru sordu ben sadece çaresizce onlara baktım. Chorizo, peynir ve kaktüs (bir şekil turşu halinde düşünün) olduğunu anladım. Çok lezzetliydi.



Tlacuya pişiren tatlı bacım


Evden çok uzakta olmadığını fark ettiğim devrim anıtına yürüdüm akşamüstü. 67 metre uzunluğunda, oldukça etkileyici art deco bir yapı. Aşağıda müzesi de var ama şimdi Meksika devrimiyle 14 saatlik uçak yolculuğu sonrası ilgilenemeyeceğim. 14 saatlik yolculuk işin bahanesi, genel olarak ilgilenmiyorum. Orada da pride yürüyüşünden çıkıp gelmiş onlar tatlı genç insan vardı. Hava güneşliydi ve sıcaklık beni bile asla bunaltmadı. Eve dönerken chilaquiles yedim. Kendisi küçük taco parçalarının genelde tercih edilen et ile beraber sos içinde yenilen bir yemek. Sosu öyle acıydı ki kaç kere sümkürüp kaç kere hapşurduğumu hatırlamıyorum. Ama inanılmaz lezzetliydi.



devrim anıtı

chilaquiles


İlk günümün son saatlerinde evde bira içtim, müzik dinledim, biraz sarhoş oldum. sonra anti depresanımı aldım, yorgunluktan zihnim uça uça uyudum.


78 views
bottom of page