Yunanistan'ın ada konusunda pek sıkıntısı yok bilindiği üzere. güneyinde kuzeyinde, doğusunda batısında; irili ufaklı, birbirinden farklı, pek güzel adalara sahip komşumuz. Ancak dünyada ve haliyle Türkiye'de de daha çok bilinen Mikonos, Santorini gibi Kiklad Adaları'na gitmek isteyenlerin ortalama 4-5 saatlik feribot seyahati yapmaları gerekiyor. Ama Atina'ya gelip de o kadar zamanı olmayan, bir yandan da bir Yunan adası görmeden dönmek istemeyenler için oldukça cazip bir seçenek var: o da Aegina adası!
Aegina (Egina) adası Saronik Yunan adalarından biri, sitede hakkında yazısı bulunan İdra ile aynı ada takımından. Atina'ya en yakın ada olduğu için özellikle Cumartesi Pazar günleri oldukça rağbet görüyor; hem turistler hem de Atina ahalisi, feribotla sadece bir saat uzaklıkta bulunan bu adaya günü birlik gelip burada zaman geçiriyor. Fıstık ağaçları ve fıstık üretimi ile ünlü adada neler var neler yok, nereler gezilir, nasıl gidilir, ne yapılır, ne edilir anlatmaya çalışayım.
Nasıl gidiyoruz?
Ulaşım oldukça kolay. Pire Limanı'na kendinizi attığınız anda Saronik adaları feribotları seferlerinin yapıldığı E8 kapısında bulunan gişelerden biletinizi alıp en yakın zamanda kalkacak feribota bindiniz mi yaklaşık bir saat sonra adanın başkentine ve adaya ismini veren Aegina kasabasına ulaşıyorsunuz. Bilet fiyatları tek yön 8-10 euro arasında değişiyor. Gün içinde neredeyse 20'ye yakın sefer olduğu için öncesinden rezervasyon yapmanıza ya da online bilet almanıza gerek yok. Ama saatleri pek tabii ki kontrol edebilir, ona göre kendinizi ayarlayabilirsiniz.
Adanın başkenti
Adaya adını veren kasaba, adanın batısında bulunuyor ve en büyük yerleşim yeri aynı zamanda. İner inmez tatlı neo-klasik evleri, yaşlı adalıların sakince oturup muhabbet ettiği kahvehaneleri, meraklı meraklı yürüyen turistleri, hediyelik eşya satan dükkanları, sahilde yürüyüş yapan ada sakinlerini görüyoruz. Yerli yabancı turisti bol olmasına rağmen kimse kimseyi kolundan çekip tavernasına sürüklemiyor, hediyelik eşya bakarken mağaza sahipleri ışık hızıyla yanımıza gelip bizi daraltmıyor. Ada rahatlığı var herkesin üstünde. Ada sokaklarında umarsızca yürümek insana çok iyi geliyor. Haritaya da gerek yok hem: bir sağa bir sola şuursuzca gitmenizi öneririm, ada burası sonuçta, eninde sonunda sahile ulaşıyoruz zaten. Atina'ya dönerken, feribota binmeden önce liman çevresindeki fıstık ve fıstık ürünleri satan büfelere de bir göz gezdirin derim, bir şey almadan dönmek için oldukça iradeli olmanız gerekiyor ama şimdiden uyarayım.
Aziz Nektarios Katedrali & Manastırı
Yunan Ortodokslar için oldukça büyük öneme sahip bu katedral adanın en çok ziyaret edilen noktalarından. 1920 senesinde ölen Aziz Nektarios anısına inşa edilen katedrale Pazar günü Atina'dan düzenlenen seferlerle gelip, ayine katılıp dönen yüzlerce kişiyi görebilirsiniz. Yaşadığı dönemde mucizevi bir şekilde insanları iyileştirdiğine inanılan azizin mozolesi de kilisenin içinde bulunuyor. Katedralin yanındaki manastırda ise 14 rahibe yaşıyor. Aegina'dan 6 kilometre uzaklıkta bulunan katedrali görmek isterseniz limana iner inmez solda gördüğünüz otobüslerden birine binebilir ya da çok pahalı olmayan taksi seçeneğini tercih edebilirsiniz.
Aphaea Tapınağı
Adada görülmeden dönülmemesi gereken muhteşem bir tapınak burası. Yunanistan'da antik kent ve Yunan tanrılarına adanmış tapınak konusunda biraz şımardığımı söylemeliyim aslında, yani ziyaret ettiğim bir bölgede tapınak varsa "of yine mi tapınak?" havalarına girsem de her ziyaret ettiğim tapınaktan ya da antik şehirden büyülenip ayrılıyorum. Aphaea ise beni en çok etkileyenlerden biri oldu. Adanın doğusunda bulunan çam ağaçlarıyla kaplı bi tepede bulunan tapınak, tüm Yunanistan'da en az hasar görmüş ve neredeyse tamamını görebildiğimiz tapınaklardan biri. Minos'un şehvetinden kaçarken denize düşen ve bir balıkçı tarafından kurtarılıp Aegina Adası'na getirilen Aphaea için yapılmış tapınağın olduğu tepeden Atina'yı, İdra Adası'nı ve Mora Yarımadası'nın bir bölümünü görebilmek de mümkün.
Ag. Marina
Aphaea tapınağına yürüyerek ulaşabildiğiniz bu tatlı sahil köyü, adada başkent Aegina sonrası en çok ziyaret edilen yerleşim bölgesi. oldukça tatmin edici bir plaja da sahip olan köy, genelde kafasını dinlemeyi tercih eden ziyaretçilerini ağırlıyor. Kendi halinde, plajı güzel, tavernası barı bol, şirin bir yer. Aphaea tapınağını gördükten sonra Ag. Marina'ya gelip yüzebilir, sonrasında sahildeki tavernalardan birinde kendinize ziyafet çekip dönebilirsiniz Atina'ya. Çok sık olmasa da Ag. Marina'dan da Atina'ya feribotlar mevcut bu arada. Feribotla Aegina'ya gelip, otobüsle / arabayla / taksiyle Ag. Marina'da gezinizi tamamlayıp, buradan da Atina'ya dönmeniz mümkün.
Benim göremediğim ancak hakkında övgüyle bahsedildiğini duyduğum başka bir yer ise adanın güneybatısında bulunan Moni Adası. Yerleşim olmayan bu adaya Perdika köyünden binilen ufak teknelerle gidiliyor. Birbirinden güzel koylarında zaman geçirirken adada bulunan ve insanlara oldukça alışık geyikleri besleyip doğanın ve berrak denizin tadını çıkarabilirsiniz.
Atina'ya kadar geldiyseniz, Aegina'ya da uğramanızı ve bir gün geçirmenizi gönül rahatlığıyla öneririm. Herkese hitap eden, herkesi mutlu edecek bir ada burası. Ulaşması kolay, gezmesi kolay, ada sakinleri mutlu mesut, Atina'nın burnunun dibinde. Şimdiden iyi gezmeler.