Çeşitli kaynaklar farklı rakamlar verse de kabaca Yunanistan’da oturmaya elverişli ya da ikamet edilen iki yüzü aşkın ada olduğunu söyleyebiliriz. Bu adalardan kimi dünyaca ünlü şöhretleri sayesinde milyonlarca turist ve ziyaretçi ağırlarken kimisi de kenarda köşede keşfedilmeyi bekliyor. Andros işte o kenarda köşede kalmış ama buna rağmen bir çok tanınmış adayla yarışacak kadar güzel bir ada. Mykonos, Santorini gibi meşhur adaların da içinde bulunduğu Kiklad Adaları’ndan bir tanesi. Üstelik ülkenin başkenti ve en büyük şehri Atina’dan ulaşımı ise oldukça kolay ve kısa sürüyor.
Andros’u diğer adalardan ayıran en büyük özelliği içinde bulunan su kaynakları ve bu sayede oluşan bitki örtüsü. Çoğu adada gördüğümüz bozluk burada yerini yemyeşil ve ağaçlarla kaplı tepelere bırakıyor. Bize ise kestane, ceviz, çınar ağaçlarının; kekik, ada çayı tarlalarının keyfini çıkarması kalıyor. Ada sadece deniz güneş kum sevdalılarını değil trekking meraklılarının da gözdesi bu arada.
Andros’a Atina’dan iki saatlik bir feribot yolculuğu ile ulaşmak mümkün. Ancak dikkat etmeniz gereken tek şey feribotun atina’nın ünlü limanı Pire’den değil Rafina'dan hareket ediyor oluşu. Şehir merkezinden gitmek isterseniz Pedion Areos Parkı’nı çevreleyen caddelerden Mavrommateon’daki KTEL durağından yarım saatte bir kalkan otobüslerden birine binebilirsiniz. Yolculuk için rezervasyon yapmanıza gerek yok ve yolculuk 2,8 euro. Rafina’da otobüsün sizi bıraktığı yerden feribotunuza ulaşmak ise beş dakikadan fazla sürmüyor.
İki saatlik yolculuktan sonra adanın liman kasabası / köyü Gavrio’ya ulaşıyorsunuz. Adanın diğer kasabalarına ve ulaşması güç muhteşem sahillerine gitmek için burada araba kiralayabilir ya da çok sık olmasa da belli kasabalardan geçerek en son adaya ismini veren Andros’a (Hora) ulaştıran otobüslere de limanın hemen önünden binebilirsiniz. Araba kiralamanın günlük ücreti 30 euro ve verilen araba -özellikle başka bi tercihiniz yoksa- Fiat Panda.
Şimdi ise Gavrio’ya veda edip adanın diğer kasabalarına, ansızın karşımıza çıkıp bizi büyüleyen sahillerine ve Chora'ya gidelim. Öncelikle “Chora-hora” kelimesinin ne anlama geldiğini açıklamaya çalışayım kısaca. Herhangi bi adaya gittiğinizde “Hora” olarak tanımlanan kasabanın, o adanın başkenti ya da sosyal ve jeografik açıdan en önemli kasabası olduğunu hatırlamanızda fayda var. Ziyaret ettiğniz adanın “hora”sı kuvvetle ihtimal o adanın görülmesi en çok tavsiye edilen yeridir. Bu kasabalar genelde aynı zamanda adaya adını veren kasabalardır ve çoğunlukla adanın yüksek yerlerine ya da bir tepesine konumlandırılmışlardır.
Andros yani Hora, yukarıda bahsettiğimiz liman kasabası Gavrio’ya yaklaşık 35 km uzaklıkta. Araba kiraladıysanız şahane manzaralar eşliğinde yaklaşık bir saat içinde Andros’a ulaşıyorsunuz. Venedik, Bizans ve Osmanlı eserleriye dolu kasabanın daracık sokaklarında yürürken beyaz ve mavi ile bezenmiş minik evlere, güzel kiliselere, minicik meydanlara karşı kayıtsız kalamıyor insan. Andros Adası’nın eski aileleri ve yerlileri genelde gemicilik ile uğraşan varlıklı aileler olduğu için adanın özellikle bu kısmında nefes kesici büyük konaklara da rastlamanız mümkün. Yıl boyunca küçük büyük sanat festivalleriyle dikkat çeken kasabanın sürprizi ise Moca Andros, Modern Sanat Müzesi. Özellikle yaz aylarında dikkat çekici sergilere ev sahipliği yapan müze Yunanistan’da haklı bir üne sahip. Yürümesi ve keşfetmesi oldukça keyif veren kasaba iki upuzun plajın arasında kaldığı için deniz / güneş sevdalılarını da mutlu ediyor.
Andros’u ardınızda bırakıp kıvrımlı dağ yollarından güneye doğru giderseniz kendinizi Ormos Korthiou’da yani Korthiou Körfezi’nde bulacaksınız. Körfezin kendisi oldukça tatmin edici, aynı zamanda çevresinde daha küçük ve gizlenmiş muhteşem plajlar olsa da Andros’un en ünlü plajlarından “Tis Grias to Pidima” ziyaretçilerin çoğunlukla buraya gelmesinin sebebi. Plaj körfeze araba ile 10 dakika uzaklıkta. Araba yolculuğundan sonra ise 300 metrelik bi yürüyüş yapmanız gerekiyor bu ilgi çekici plaja ulaşmak için.
Şimdi adanın kuzeyine ve liman kasabası Gavrio’nun oldukça yakınındaki Batsi kasabasına gidelim. Batsi rahatlıkla adanın konaklama, yeme içme ve eğlence başkenti olarak tanımlanabilir. kasabada konaklamak için çoğu pansiyon ya da bed & breakfast oteli olmak üzere onlarca seçenek var. Biz “Meltemi” isminde tertemiz ve oldukça sevimli sahipleri olan bir pansiyonda kaldık. Batsi, Andros kadar tarihi ve görsel açıdan tatmin edici olmasa da Yunan adası denince akla gelen her şeye sahip: tertemiz ve düzenli bir plaj, bembeyaz iki katlı evler, daracık ve çiçeklerle bezenmiş sokaklar, birbirinden lezzetli yemekler servis eden lokantalar, sevimli ve sıcakkanlı ada insanları… Adanın görkemli olmasa da tatmin eden gece hayatının kalbi ise yine burada atıyor.
Son olarak adadan ayrılmadan önce ziyaret etmeniz gereken bi plajdan bahsedecegim. Batsi – Gavrio arasında ve Gavrio’ya 2,5 km uzaklıktaki bu plajın ismi Chrissi Ammos. Adanın en popüler plajlarından Chrissi Ammos pırıl pırıl, masmavi suyu ve liman şehri Gavrio’ya olan yakınlığı yüzünden -özellikle- dönüş yolundaki ziyaretçilerin uğrak yeri. Çok küçük bir ücret karşılığı şezlong + şemsiye kiralayabilir ve son saatleriniz bu muhteşem plajda geçirebilirsiniz. Plajda kafeterya, duş, tuvalet ve soyunma kabinleri de mevcut.
Andros gerçek bir Yunan Adası deneyimi isteyenler için hazır, bizleri bekliyor. Şanlı şöhretli ve dolayısıyla kalabalık adalara gitmek istemeyenler için en ideal adalardan biri. Eminim ki trekking meraklıları da, turkuaz suların sevdalıları da, daracık sokaklarında fotoğraf çekmek isteyenler de, lezzet düşkünleri de bu adadan mutlu ve mesut ayrılacaklar. .