Atina’ya gelip de şehrin kalbi Syntagma Meydanı’nı görmeyen yoktur sanırım. Bu meydanda bulunan; Yunanistan bir zamanlar krallıkken, kralın ve kraliçenin ferah ferah oturup, gerekirse koridorlarında at koşturması için yapılmış saray artık günümüzde Parlamento Binası olarak kullanılıyor. Syntagma’ya gelenler, “Vouli” olarak adlandırılan bu binayı da yakından bir görmek istiyor haliyle. Vouli’nin kendisi güzel olmasına güzel ancak asıl ilgiyi parlamentonun batı cephesinde bulunan “Bilinmeyen Asker” heykeli çekiyor. Bu heykel Yunanistan’ın bağımsızlığı için savaşırken hayatını kaybetmiş binlerce asker için yapılmış. Heykelin önünde ise ülkenin en bilinen figürlerinden “Evzones” yani başkan muhafızları nöbet tutuyor. Neden en bilinen diyorum; çünkü bu muhafızların kostümleri oldukça ilgi çekiyor. Kırmızı şapkaları, pileli etekleri, ponponlu çarıkları, püsküllü çorapları ile çizgi roman sayfalarından çıkmışcasına tüm heybetleriyle dikiliyorlar heykelin önünde. Peki kim bu muhafızlar, nereden çıktılar, nasıl nöbet tutuyorlar ve neden böyle giyiniyorlar?
Muhafızlar birimi 1867 senesinde kurulmuş. O zamanlar ülke sınırlarında görev yapan askerlerin asıl amacı eşkiya / haydut çetelerinin kökünü kazımak ve ortalığı denetlemekmiş; ellerinde ağır silahlar olmadığı ve fustanella denilen, pileli etekle hareket etmeleri de daha kolay olduğu için yenilmez, çetin ceviz askerler olarak bilinmiş ve ünlenmişler. Balkan Savaşları sırasında ise en zorlu, en kan dökülen cephelerde savaşmış ve kahramanlık hikayelerine imza atmışlar. Kudretli imajları daha da güçlenmiş anlayacağınız. 1868 senesinde bir kısmı da kraliyet ailesini ve sarayı korumakla görevlendirilmiş. 1929 senesinden itibaren ise sembolik olarak, bahsettiğim “Bilinmeyen Asker” heykelini ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı korumakla yükümlüler.
“Evzones” ile ilgili iki önemli şey var; biri nöbet değişimi seremonisinde yaşananlar, diğeri ise o göz alıcı üniformaları. Başkan muhafızları, zorunlu askerlik görevini yapan gençler arasından seçiliyor ama öyle her canı isteyen “Evzones” olamıyor ne yazık ki. 1.87 boya ve güçlü bir fiziğe sahip olmaları lazım. Bir ay boyunca nasıl nöbet değişimi yapılacağına, üniformalarını nasıl giyeceklerine dair eğitim alıyorlar. Militer hayat gerçek hayatın mantığından oldukça uzak olduğu için ona göre eğitiliyorlar; başkan muhafızı olmanın gururu, beraber nöbet yaptıkları diğer muhafızlarla olan kardeşlik bağı, görev sırasında her türlü fiziksel koşula rağmen güçlü durabilme yetisi… Bunlar hep anlatılıyor gencecik çocuklara. Onlarca kiloluk silahı / tüfeği nasıl taşımak gerektiğine dair olan şeylerden bahsetmiyorum bile, bunlar zaten zorunlu. Gülmüyorlar, konuşmuyorlar, ağlamıyorlar, başka insanlarla göz göze gelmiyorlar, hava 45 derece bile olsa terlemiyorlar. Nöbet tuttukları sırada yüzlerinde herhangi bir ifadeye rastlamanız imkansız. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın da bulunduğu Iridou Attikou’dan yanlarında bir askerle yola çıkıp Vasilissis Sofias Caddesi’nden, kendilerine özel ayrılmış yolda yürüyerek “Bilinmeyen Asker” heykelinin önüne geliyorlar. Yanlarındaki asker öncelikle üniformalarını kontrol ediyor, her şey yolunda mı diye bakıyor, sonrasında ise tüm yol boyunca onlara eşlik ediyor. Kendilerine ayrılmış alanda başka insanlar varsa onları çekiyor ve hatta bazen sertçe itebiliyor. Çünkü Evzones, gelenekler, bu seremoni her şeyden önemli. Rigilis videosunda da bu seremoninin bir kısmını görmeniz mümkün.
Gelelim kostümlerine; bu iş zannettiğinizden de ciddi. Ponponlu çarıklarını görüp kimileri “ehe uhe tiplere bak!” diye gülse de işin aslı bildiğimizden daha zahmetli. Kış ve yaz olmak üzere iki farklı kostümleri var bu muhafızların. Kış sezonunda lacivert, yaz sezonunda ise beyaz. Her şey el yapımı ve özel terzilerin elinden çıkma. O çok komik ponponlu çarık 3,5 kilo, kostümleri ise yaklaşık 10 kilo. Taşıdıkları silah da bir o kadar. Aşağıda madde madde kostümlerindeki bazı öğelerin ismini ve ayrıntılarını yazacağım ki durum ne kadar ciddi hep beraber anlayalım.
Fermeli: Yapımı, dikişi, işlenmesi 6 ay süren ve yüzde yüz saf yünden yapılan yelek. Saflığı temsil eden, kolları bol, beyaz gömleğin üstüne giyiliyor ve boğazda tamamen kapanıyor. İyi bakıldığı takdirde 10 sene kullanılması bekleniyor.
Periskelides: Pamuklu, iki bacağı da boydan boya kaplayan çoraplar. Yaz kış demeden bu çorapları giymek zorundalar. Tsarouchia: Türkçedeki çarık kelimesinden anlamışsınızdır zaten ne olduğunu. Kırmızı, tamamen el yapımı ve ucunda ponpon bulunan, 3,5 kiloluk arkadaşlar. Yürürken ve nöbet değişimi sırasında çıkardıkları sesle meşhurlar. Fustanella: Kostümlerinin en ilgi çeken parçası. Pileli etek de diyebiliriz. Ancak öyle herhangi bir etek değil bahsettiğimiz, onlarca metre kumaştan yapılıyor ve 400 pileye sahip. Neden 400? Çünkü Osmanlı / Türk işgalinin 400 senesini temsil ediyor. Ben size bu üniforma işi çok ciddi demiştim değil mi?
İlk günden bu yana, “Evzones” üniformaları, kostümleri neredeyse aynı, çok az değişik yapılmış. Ülkenin en bilinen figürlerinden biri olmasının sebebi de bu zaten. İdeal dünya koşullarında aslında saçma şeyler bunlar; tüm bu tantana, seremoni, eteğin pile sayısında bile geçmişi öfkeyle hatırlamak, vatan millet gururu… Gelin görün ki ideal dünyada yaşamıyoruz ama, her ülkenin, kültürün kendine göre hâlâ garip gelenekleri var. “Evzones” de bence o garip geleneklerden biri. Peki ama gelen turistlerin ilgisini çekiyor ve onları eğlendiriyor mu? Evet. O yüzden, belki de çok üstünde durmamalıyız. Siz de Atina’ya geldiğinizde onları görecek, büyük ihtimalle fotoğraflarını çekmeden duramayacaksınız.