Sporla uzaktan yakından alakası olmayanlar bile - ki onlardan biri de benim - maraton kelimesinden haberdardır sanırım. Dünyanın belli başlı şehirlerinde gerçekleşen bir koşudur bu, 42 kilometrelik bir parkuru bazı deli insanlar azimle koşar, tamamlar, tarif edilemez (onların ifadesine göre) bir tatmin duygusu yaşar. Hollanda’da yaşadığım şehirde düzenlenen maratona da bir sene öncesinden hazırlanan iş arkadaşlarım vardı, gözlerimi devire devire bakardım hepsine. Peki nedir bu maraton, neden 42 kilometre, nereden çıktı? Konunun tabii ki Yunanistan’la bağlantısı var, buyrun maraton hikayesine o halde!
Milattan önce 550-500 yılları arasında Mezopotamya’nın kuzeyinde güneşe, ışığa ve aydınlığa saygıda kusur etmeyen, mizacı sert bir halk yaşardı, bu halkın adı Persler idi. Yüzlerce yıl Asur ve Babil egemenliği altında yaşamış olan bu halk sonunda bağımsızlığına kavuştu. Anadolu’dan Kudüs’e, Mısır’dan Hindistan’a kadar topraklarını genişleten Persler bir tek Batı Anadolu’daki İyon kentlerine söz geçiremiyorlardı. Zengin tacirleriyle, farklı yönetim yapısıyla özgün bir kent devlet halkı olan İyonlar, Persler’in boyunduruğu altına girmeye, Pers kralı Darius’a vergi ödemeye hiç niyetli değildi. Persler’e kafa tutan İyonlar’a en büyük destek ise karşı kıyıdaki Atinalılar’dan geliyordu. Darius öyle ya da böyle İyonlar’a istediğini yaptırdı, ancak karşı kıyıdaki Atinalılar’ın desteğinden hiç hoşlanmamış ve onlara kızmıştı. Atinalılar kimdi ki koca Pers kralı Darius’a kafa tutabiliyorlardı?
Darius, kendi yapacağı daha önemli işler olduğundan sanırım, damadını Atina’yı işgal için görevlendirdi. Damat bey çok güçlü bir filo ile Atina’ya oldukça yakın Maraton bölgesine yanaştı. 100bin kişilik ordu burada çıtır çerez gördükleri Atinalılar’ı pek tabii ki kısa sürede yenecek ve karadan Atina’ya ulaşacaktı. İşler göründüğü gibi gitmedi, Pers ordusunun karşısında Atinalılar, kendilerinden geçercesine savaştılar, 10bin kişi varını yoğunu bu savaşa adadı ve artık nasıl bir hikmetse, 10 kat fazla savaşçısı olmasına rağmen Persler’i yendiler. Pers askerlerinin çoğu öldü, hayatta kalanlar tırıs tırıs gemilere binip geri döndüler. Atinalılar’ın bu başarıyı kazanmasına sebep olan komutan Miltiades, Persler’in öyle yenilgiyi kolayca kabullenip gideceklerinden şüpheliydi. Emrindeki askerlerden en dayanıklı en güçlü olanlardan birini, Pheidippides'i Atina’ya en hızlı şekilde gidip, onları bilgilendirmesi için görevlendirdi. İşte rivayet odur ki, bu asker yaklaşık 42 kilometrelik bu mesafeyi elinden geldiğince hızlı bir şekilde koştu, Atina’ya en kısa sürede ulaştı, savaşı kazandıklarını ancak Persler’in deniz yoluyla Atina’ya ulaşabileceğini haber verdi. Bu haberi verdikten sonra ise yere yığıldı ve can verdi. İşte 42 kilometrelik bu koşuya maraton adının verilmesinin sebebi bu.
Bugün Maraton, Atina’nın -tabii ki- 42 kilometre uzaklığında bir kasaba. 1896 ilk modern olimpiyatlarında düzenlenen maraton koşusunun rotası hala günümüzde varlığını sürdürüyor. Maraton’dan Atina’ya arabayla dönerken yol kenarında Atina’ya kaç kilometre kaldığını gösteriyor tabelalar. Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz tümülüs ise yazıda bahsi geçen savaşta hayatını kaybeden askerler için yapılmış bir toplu mezar. Tümülüsün olduğu antik bölgeyi 4 euro karşılığında ziyaret edebilir ve 2500 sene öncesinde kahramanlık hikayelerinin yazıldığı topraklarda gezebilirsiniz. Atina’dan Maraton kasabasına araba ile gitme şansınız olursa, aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz baraj gölünden de geçeceksiniz, orada da bir mola verebilir, göl ve dağ manzaralı bir cafede mola verebilirsiniz. Ayrıca Maraton’a çok yakın olan Schinias Plajı ise Atina’ya en yakın, en güzel plajlardan biridir, o da aklınızda olsun.
Yunanistan’da yaşamak işte bu yüzden de çok güzel bir şey, hayatınızda farkına varmadan kullandığınız çoğu terimin bu topraklarda bir hikayesi, bir anlamı var.