Şehirler de insanlar gibi aslında; zaman akarken yenilenmeleri, değişikliklere açık olmaları, bazen kabuk değiştirmeleri gerekiyor. Biz nasıl zamanın getirdiklerine karşı kayıtsız kaldığımızda “garip” görünüyorsak şehirler de öyle. Belirli dönemlerde onların da ritmi, görüntüsü, kimliği dönüşüyor, gelişiyor, farklılaşıyor. Atina bu konuda biraz kendi kategorisindeki Avrupa şehirlerine göre hantal; bunun, özellikle son yıllarda ülkeye musallat olan ekonomik krizle doğrudan bağlantısı var tabi ama ötesinde Yunanlar değişime çok da açık ve hazır değiller. Bunun illâ ki kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum ama gözüm bazen bu şehirde de yeni binalar, daha çağa ayak uyduran müzeler, çağdaş sanat çalışmaları ya da sergileri görmek istiyor. Şehrin olur olmaz semtlerinde birbirinden korkunç 30 katlı apartmanlar görmek değil dileğim, yanlış anlaşılmasın. Bahsettiğim; şehrin dinamiklerine uyum sağlayan, şehri çirkinleştirmeyen, şehre yeni soluk getirecek şeyler.
Neyse ki 2016 yılında beni ve benim gibi düşünen Atinalılar’ı da bu alanda sevindiren bir gelişme yaşandı şehirde. 1909 doğumlu, ünlü Yunan iş adamının ismini taşıyan Stavros Niarchos Vakfı, yıllardır ülkeye kültür, eğitim sağlık, sanat alanında kazandırdığı onca güzelliğin ardından, Atina’nın -şimdiden- modern ve yeni simgesi olarak kabul edilen Kültür Merkezi’ni hediye etti bizlere. 1998 senesinde Atina’ya yeni bir Milli Kütüphane ve Milli Opera kazandırılması için yapılan planlar 2006’da bu iki binanın birleştirilmesi ve ortak bir eser kazandırılması yönünde değiştirildi. 2008 senesinde vakıf, dünyaca ünlü mimar Renzo Piano ile anlaştı ve inşaat çalışmaları 2012 senesinde başladı. SNFCC (Stavros Niarchos Foundation Cultural Center - Stavros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi) yaşanan ekonomik krize rağmen, yaklaşık 600 milyon Euro harcanarak 2016 yılının Haziran ayında açıldı.
Kültür Merkezi için Atina’nın denize yakın, güneyde bulunan semtlerinden Kallithea seçildi. Kuru kuru bir bina değildi planlanan, binanın çevresini saran toplam 20 hektarlık alana ülkenin bitki örtüsüne ait ağaçlarla, çiçeklerle bezenmiş bir park yapıldı. Çocuklar için yaratıcı oyun alanları oluşturuldu, 30 metre uzunluğunda bir yapay havuz inşa edildi. Semtin ve hatta Atina’nın da çehresini değiştiren bir eser çıktı meydana. Haziran ayında yapılan açılış binlerce Atinalı’nın akınına uğradı. İçimizi ısıtan yaz akşamlarında parkta yürüdük, düzenlenen konserlere uğradık, tüm heybetiyle ışıldayan binaya bakıp bakıp onlarca fotoğraf çektik. Uzun zamandır gözü başka ve yeni bir şey görmek isteyen Atinalılar, çok mutluyduk. Ne var ki, Haziran’da açıldığı zaman The Guardian gibi dünyaca ünlü gazetelere de yansıyan bir tartışma konusu var ki hâlâ geçerli; Kültür Merkezi varlığını nasıl sürdürecek ve ekonomik kriz sayesinde zor zamanlar geçiren Yunan hükümeti eseri devraldıktan sonra nasıl bir yol izleyecek? Dünyanın en ince çatısına sahip olan, mimari olarak birçok teknik konuda ilklerin uygulandığı, Renzo Piano’nun düşlerini gerçekleştirebildiği bu yepyeni, bu göz alıcı eser, şehirdeki Olimpiyat Tesisleri ile aynı kaderi mi paylaşacak mesela? Şu ana kadar herhangi endişe veren bir gelişme olmadı, Stavros Niarchos Vakfı’nın parası vardı, eli açıktı ve şehrin modern simgesi sayılan bu eserin kazandırılması için hiçbir masraftan kaçınılmadı. Ancak 2017 ile beraber, bu Kültür Merkezi artık Yunan hükümetine devredilecek. En az 900 kişinin çalışması planlanan, 2 milyon kitaba ev sahipliği yapacak Milli Kütüphane’yi ve en son teknoloji ile inşa edilmiş Yunan Devlet Operası’nı barındıracak bu merkezin bakımını ve sürdürülebilirliğini hükümetin nasıl sağlayacağı büyük bir tartışma konusu. Kimisi baştan oldukça karamsar ve Kültür Merkezi’nin en kısa zamanda atıl duruma düşeceğini iddia ediyor; kimisi ise vakfın, hükümetle çok sıkı bir antlaşma imzaladığını, eserin geleceğini sağlama aldığını, körü körüne bu kadar parayı boşuna harcamış olamayacağını düşünüyor. Bugün Kültür Merkezi ziyaretçilere açık; çevresindeki parkta yürüyebilir, binanın içini gezebilir, güneyi deniz, kuzeyi Atina ve Akropolis manzarasına sahip terasına çıkabilir ve bu mimari şaheserin tadını çıkarabilirsiniz ancak 2 milyon kitaba ev sahipliği yapması gereken raflar hâlâ boş ve sahnelenen bir opera yok. Kasım ayında Yunanistan ziyaretinde bulunan Barack Obama konuşmasını bu yepyeni, pırıl pırıl salonda yaptı sadece. Onun sonrasında kapıları tekrar kapandı ve ne zaman açılacağı da pek bilinmiyor.
2017 yılıyla beraber hükümete ve devlete devredilen Kültür Merkezi’ni, umarım sanat aktiviteleriyle çiçek açan, dopdolu ve bol ziyaretçili günler bekler. Atina gibi aslında potansiyeli çok yüksek, cıvıl cıvıl bir şehrin; sonuna kadar, layıkıyla övünmesi gereken bir eser Stavros Niarchos Kültür Vakfı Merkezi. En son geçen hafta ziyaret ettiğim eserin fotoğraflarını çektim ancak kendisinin görkemini ve güzelliğini pek yansıtabildiğini düşünmüyorum. Umarım Atina’ya geldiğinizde sizin de yolunuz düşer ve bu etkileyici eseri ziyaret edebilirsiniz.