Yazı yayınlanma tarihi: Mayıs 2016 (www.ekranella.com)
Yunanistan’da tatil yapıyorsunuz diyelim; plajdan odanıza dönmüşsünüz, hem öğle sıcağından kaçmak hem de biraz dinlenmek için uzanmışsınız yatağa; denizin tuzu hala üstünüzde, gözler de yavaş yavaş kapanıyor bir yandan, televizyonu açıp kanallar arasında şöyle bir geziniyorsunuz… Karşınıza mutlaka siyah-beyaz ya da renkli bir Yunan filmi çıkacaktır, kaçarı yok. Genelde öğlen saatlerinde gösterilen bu aşk, ihtiras, sınıfsal çatışma konuları içeren filmler biz Yeşilçam’ı bilenler için oldukça tanıdık. Yunanca bilmeseniz bile beş dakika sabredip filmi izlerseniz; filmin konusunu, ekrandaki çiftin sonunun ne olacağını, kötü adamın kim olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu gözümüze takılan Yunan filmlerinde,Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da -neredeyse- herkesin sevdiği, evinde ekran aracılığıyla da olsa misafir etmekten mutlu olduğu, milyonlarca hayrana sahip onlarca sinema yıldızını görüyoruz. Bu yıldızlardan bir tanesi ülkede ayrı bir konuma ve şöhrete sahip. Aliki Vougiouklaki (ya da Türkçe okunuşuyla Vuyuklaki); yeteneği, çapkın gülüşü, şımarık tavırları, güzel sesi ve sarı saçları ile Yunanistan’ın biriciği ve en kıymetlisi. Televizyon karşısında uyumaya yakın görüp de “aaa ne tatlı bir kadınmış” dediğimiz Aliki’yi, aranızda biraz daha yakından tanımak isteyenler varsa sizi şöyle alalım o halde!
Sıkıntılı zamanlarda bir güneş gibi doğdu Aliki
2014 senesinde, Port Magazine için Aliki Vougiouklaki dosyasına imza atan Ali Smith, yazısına şu cümlelerle başlıyor: “O bir film yıldızından çok çok öteydi! Savaş yüzünden tarumar olmuş bir ülkede, bir ulusun tüm umutlarını temsil etti.” İkinci Dünya Savaşı sonrası toparlanmaya ve ayakta durmaya çalışan, savaştan çok değil, 20 sene sonra, hem de yedi sene süren bir askeri cunta yönetimi ile karanlık günler yaşayan Yunanistan’da, Aliki Vougiouklaki’nin yaşadığı süre içinde ne kadar sevildiği; filmlerinin, tiyatro oyunlarının ve performanslarının ne kadar ilgi gördüğü düşünülürse bu cümlelere katılmamak elde değil. O, geçimini zorlukla sürdürmeye çalışan, belini doğrultamayan, ülkesinde yaşarken hayatın onlarca sıkıntısını omzunda taşıyan, ortalama Yunan insanların hayatına bir ışık oldu, onları mutlu etti ve heyecanlandırdı. İnsanlar kendi hayatlarının tekdüzeliğini an be an yaşarken bu sevimli kadın güzel evlerde güzel şarkılar söylüyor, muziplikler yapıyor, yakışıklı adamları kendine aşık ediyordu. Türkiye’de Türkan Şoray, İtalya’da Sophia Loren, Fransa’da Brigitte Bardot neyse Aliki de Yunanistan’da oydu!
Aliki’nin hayat hikayesi
1934 senesinde, Marousi’de doğdu. Marousi şu an, Atina’nın en kabalalık ve yoğun semtlerinden biri olsa da o zamanlar, Atina’ya uzak bir kasaba veya köy olarak biliniyordu. Bir rivayete göre, Mora’da Arcadia bölgesinin valisi olan babası, Yunan Halk Kurtuluş Ordusu tarafından, düşmanla işbirliği yaptığı için öldürüldü. İki erkek kardeşi ve annesi ile beraber, yokluk içinde yaşadı. 18 yaşında, kimseye haber vermeden girdiği Ulusal Tiyatro sınavlarını geçti ve eğitimine orada başladı. Öğrencilik hayatı boyunca, neredeyse hep en iyi notları aldı ve okulu muhteşem bir dereceyle bitirdi. Moliere’in ünlü oyunu Hastalık Hastası ile tiyatro dünyasına adımını attı, beyaz perde macerası ise To Pontikaki - Küçük Farecik isimli filmle başladı. 42 filmde, onlarca tiyatro oyununda, televizyon için yapılan prodüksiyonlarda yer aldı. 1960 senesinde, Selanik Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne sahip oldu. 1962’de Yunanistan dışına açılmayı denedi ama pek başarılı olamadı. Aliki My Love - Aliki İngiltere’de ve Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterime girse de beklenen ilgiyi görmedi. Oynadığı -neredeyse- her film Yunanistan’da gişe rekoru kırdı. Yeteneği ve güzelliği ile tüm ülkeyi büyüleyen bu şahane kadın, ondan, destansı bir aşk masalı bekleyenleri üzmedi ve ülkenin beğenilen erkek oyuncularından, aynı zamanda da okul arkadaşı Dimitris Papamichael ile 1965 senesinde evlendi. 10 sene süren evlilikleri boyunca birçok filme imza atan ikili, Yunanistan film sektörünü; gerek beraber oynadıkları, gerekse bireysel performansları ile göz doldukları ayrı ayrı filmlerle zirveye taşıdı. Dimitris Papamichael ile evliliğini bitirdikten sonra, uzun zamandır beraber olduğu Kıbrıslı Nikos Hadjinikolaou ile gizlice evlendiğini açıkladı. Çift birkaç ay sonra boşandı. Şüphesiz bu güneş gibi kadın yalnız kalmayacak ve tek başına uyumayacaktı; kendinden 15 yaş küçük Vlassis Bonatsos ile altı senelik bir beraberlik yaşadı. Bilinen son ilişkisi ise, Yunan medyasında bomba etkisi yarattı. Aliki, kendinden tam 30 yaş küçük Kostas Spiropoulos ile beraberdi. Toplum infazında Türkiye’den geri kalmayan Yunanistan tam bir şok yaşıyordu; 54 yaşındaki Aliki, 24 yaşındaki Kostas ile aşk, ihtiras ve tutku dolu bir ilişkiye ortaklık ediyordu. Bu, Aliki Vougiouklaki’nin son ilişkisi oldu, ilişkinin başladığı tarihten sekiz sene sonra, hala beraberlerken, hayata gözlerini yumdu ve bu dünyadan 1996 senesinde göçtü gitti.
Filmleri, karakterleri ve ölümü
Oynadığı her filmde, hayat dolu, neşeli, sımsıcak bir portre çizdi Aliki Vougiouklaki. Çoğu, aynı zamanda müzikal de olan filmlerinde neşeyle şarkılarını söyledi, aşık olduğu adamın gözlerine sımsıcak baktı, ona şımarıklıklar yaptı. Bazen, nazlı ve kıyamadığımız bir sevgili; bazen zalim bir askerin yana yana aşık olduğu şımarık ve burnu havada bir karakterdi. Onun gibi olamayan bütün kadınlar, onu yanında isteyen bütün adamlar ve yine kadınlar, aşkla, sevgiyle bağlandı Aliki’ye. Herkes Aliki gibi bir sevgilisi, kardeşi, kuzeni, arkadaşı olsun istedi. Biraz da kendini oynuyordu aslında filmlerinde; yokluktan gelip zengin ve ünlü olan kadını. O zamanın gerektirdiği, suya sabuna dokunmayan bazı filmlerde sarışın, güzel kadın rolünden dışarı çıkmazken; bir yandan da, askeri cunta yönetimindeki ülkesinde Dictator Aliki - Diktatör Aliki gibi bir filmde yer alıp, Charlie Chaplin kılığına girip, sansürleneceğini bilse bile cuntaya karşı dik duracak kadar cesurdu. Film sansürlendi tabii ki ama milyonlarca insan yine de izledi. Aliki‘nin, her evde, öyle ya da böyle, rahatça oturabildiği bir koltuğu, bir odası vardı. Kimse onu ağırlamaktan gocunmuyordu. 1996 senesinde pankreas kanserine yenildiğinde, tüm ülke -hiç abartısız- gözyaşlarına boğuldu. Tabutuna binlerce kişi eşlik etti, neredeyse tüm Yunanistan onu uğurlamak için Atina’ya geldi ve biricik Aliki, Yunanistan’ın ünlü isimlerinin edebi uykusuna yattığı Atina Mezarlığı’na defnedildi. Doğum gününden sadece 62 yıl ve üç gün sonra hayata elveda diyen bu müstehzi gülüşlü, bu aydınlık yüzlü kadın bir ülkenin tek sevdiceği olarak göçüp gitti. Ölümünden sonra ne ilk eşi Dimitris Papamichael, ne de son sevgilisi Kostas Spiropoulos tek kelime etti. İkisi de o çok sevdikleri kadının yasını tutup sessizliğe gömüldü.
Bugün eğer Yunanistan’da yaşayan biriyle tanışırsanız ve Aliki Vougiouklaki ismi ağzınızdan çıkarsa, karşınızdaki insanın kısacık bile olsa ışıl ışıl gözlerle size gülümseyeceğine emin olabilirsiniz. Genç, yaşlı, gündemden uzak, gündeme yakın herkesin tek bir güzeli, tek bir yıldızı, tek bir Aliki’si var çünkü burada. O, Yunanistan’ın biriciği!